Bazen tek sözcük bile bir öyküdür, sanat eserine uzanan bir isiktir. Yeter ki o sözcügü sezgilerinle algila, ictenlikle yansit.
Canli Yolculuk uzunlu kisali öykülerle dokuyor bir hayati. Kimi zaman dolu dolu yasanan bir ömürden kesitler veriyor kimi zaman da karsilasilan ilginc bir olayi, hatiralari ve beklenmedik rastlantilari anlatiyor. Amerikada trenlerde, Paris sokaklarinda, köylerde, deniz kiyilarinda, ormanlarda yol aliyor yazar. Ayni zamanda ressam da oldugundan benzersiz gözlem yetenegiyle birbirinden ilginc portreler ciziyor. Kumsaldaki bir kus ölüsüne de, karsisina cikan, gözüne ilisen ilginc figürlere de, bulutlara da ayni dikkat ve ihtimamla bakiyor. Böylece yolculuklarla, maceralarla dolu, zaman zaman dogaya övgüler düzen simsicak bir kitap cikiyor ortaya. Yazarin cizimleriyle adeta isil isil parliyor. Hayatin, iliskilerin, kesfederek bakmanin ne denli heyecan verici ve her sonun bir baslangic olabilecegini gösteriyor okurlara.
