Muzaffer Orucoglunun dört ciltlik roman dizisi Grizu, Türkiyede kömür madenleri odaginda isci sinifinin gelisimini her bir ciltte ayri bir tarihsel döneme odaklanarak ele aliyor. Yazarin basyapiti olarak görebilecegimiz bu eseri bir cesit belgesel roman olarak okumak da mümkün. Fakat Orucoglu Grizuda da esrarli, delismen, taptaze roman dilinden ödün vermiyor.
Grizu, müthis ayrintili saha anlatimina, madencilikle ilgili yakindan gözlemlerle beslenen gercekciligine, romanin arka planinda her biri yakin dönem Türkiye tarihini sekillendirmis büyük tarihsel olaylari ele almasina ragmen özenli dili, etkileyici karakter cizimleriyle okura bir roman, hem de büyük bir roman oldugunu her satirda hatirlatiyor.
Orucoglu cok az cignenmis bir patikaya saparak yazdigi bu isci sinifi romaniyla cileli madenkeslerden, grizu yanigi isci ve katir bedenlerinden, zorla calistirilan Bati Karadeniz köylüsünden, akil almaz calisma kosullarindan, sermayeyle kolluk güclerinin ic ice gecmis eza uygulamalarindan söz acarken isci sinifindan aldigi emaneti okura roman görünümüyle sunuyor. Üstelik bunu yerel söyleyisleri, mesleki jargon ve terminolojiyi güclü birer roman malzemesine dönüstürerek yapiyor.
9. Abdullah Bastürk Roman Ödülüne layik görülen Grizu, edebiyatimizin yüz aklarindan biri olarak beliriyor. Her dönemde isci sinifina reva görülen uygulamalari ve isci sinifinin verdigiverecegi cevabi da hatirlatarak.