Köylülerden bir sözcük duymustu Ögretmen. Sözcügün icinde ürperti, yokluk, caresizlik, ölüm vardi. Zemheri denen bu sözcük karakisi anlatiyordu. Gülümserken kendi kendine mirildandi Zemheri kelebekleri... Bazen o mezarliktan havaya süzülen mavi dumanlar görür, ruh gördügünü sanarak ürkerdi. Hemen pencere boslugundan iner, perdeyi sikica kapardi.
Pencereden gelen soguga aldirmadan disariyi izlemeye devam etti. Beyaz ve siyahtan baska renk yoktu. Iki zit güc gibi ama aslinda birbirlerinin tamamlayicilari, hatta birbirlerinin ruh ikiziydi onlar. Hani insanlarda farkli iki kisilik olur da aslinda ayni insandir ya, iste öyle bir sey. Siyah ve beyaz, birbirinin icinde gizlenen ruh ve beden gibiydi Ya da söyle mi demeliydi; hamile kadin, aslinda karnindaki cocugun kiziydi, yani kendini doguran kisi, aslinda ondan dogacak olan kisiydi