Bu kadar cirkinlesen ve kimligini kendi elleriyle tahrip eden
sehirler bende memleket hissi degil, öfke ve öfkeden yorgun
düsünce de acima ve teessüf hissi uyandiriyor. Memleket hissi
ile köklere baglilik arasinda bir korelasyon olsa gerek. Bir
bütün olarak ülkeme bagliysam da köklerime bagli degilim.
Cünkü köklerimin nerelere uzandigindan habersizim. Köklerinin
sizladigini duymayan insan nasil bir memleket arar ki kendine
Kendi sehir arsivini aciyor Ayfer Tunc. Biraz, bu memleketin
dogal ve toplumsal cografyasini hor kullanisimiza diz döverek...
Biraz Adapazari, biraz Karasu, biraz Istanbul... Memleket nere
sorusunun cevabini veremeden - bütün memlekete merak...
Memleket duygusunda bir gezinti; memleket insaniyla
yarenlik eden hikayeler... Cerkez gelinlerinin hürmetkarligi,
Bulgar muhacirlerin caliskanligi, Bosnak kizlarinin güzelligi
Arnavutlarin inatciligi, Lazlarin siniri, Abhaz erkeklerinin
tembelligi, Gürcü kadinlarinin huysuzlugu... Tasra bandosu,
Büyük Carsidaki fotografci, kadinlar hamami, mesire yeri...
Yengeler, gelinler, refakatciler... Citlenen aycekirdeklerinin
gürültüsüyle yazlikcilar... Sakarya Nehrinin kivrilarak
genisledigi manzaraya karsi raki... Yemekte mutlaka evvela
corba... Piknik tüp, iyi cay, sonsuz sohbet... Dere tepe düz
giden, kapi kapi gezen, halis muhlis hikayeler...
Refik Halit Karayin 1919da yayimlanmis Memleket Hikayelerine selamlar.
Ayfer Tuncun teferruatci, gören ve dinleyen kaleminden...